Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bermuda Şeytan Üçgeninin Sırrı

Resim
Elinize bir harita alıp bakınca üçgen şeklinde görülen bu bölgede, bu zamana kadar açıklanamayan birçok esrarengiz olay gerçekleşmiştir. Kaybolan gemi, uçak ve insanların sayısı tam olarak bilinmemektedir. Bu nedenle uzun bir dönem lanetli yer veya şeytanın üçgeni gibi isimlerle anılmıştır, hatta günümüzde de bu isimleri zaman zaman kullanmaktayız. Bermuda üçgeni, Atlantik okyanusunun 500.000 mil karelik bir alanını kaplayan, Amerika’nın Atlantik okyanusuna açılan güneydoğu sahillerinde yer alan, kuşbakışı bakıldığında ise Miami, Bermuda ve Puerto Rico sınırları içerisinde kalan üçgen şeklinde bir alandır. Okyanusun bu kısmında yüzlerce gemi ve uçak enkazı bulunur. Son 100 sene içerisinde batan gemi, düşen uçak ve kaybolan insan sayısı 1000’lerle ifade ediliyor. Bu bölgede suyun altında çok büyük mıknatıs maden kaynaklarının yer aldığı ve bu nedenle uçakların bu yoğun manyetik çekimden etkilenerek elektronik sistemlerinin bozulduğu, buna bağlı olarak da düştükleri söyleniyordu.

Işıktan Daha Hızlı Birşey Var Mıdır?

Işık saniyede 300.000 km (üç yüz bin) hızla hareket etmektedir. Dünyamız içinde düşününce bu hız ulaşılamaz, muazzam bir hız olarak görünüyor. Öyle ki ışık, bir saniye içerisinde Dünya’nın çevresini 7 kez dolaşabilir. Dünya’dan Ay’a bir saniyede gidebilirdik. Fakat Evrenin muazzam büyüklüğü göz önüne alınınca ışık hızı yetersizdir. Eğer Işık hızında hareket etseydik, Güneş’e 8 dakikada ya da en yakın galaksi olan Andromeda’ya 2 milyon yılda gidebilirdik. Einstein’ın “görelilik kuramına” göre ışık hızından yüksek bir hız yoktur. Yani ışık hızı limit noktasıdır. Fakat o zamanlar bugün bilinen bilgilerin birçoğu bilinmiyordu. Örneğin evrenin sürekli genişlediği. Evrende yolculuk yüzlerce yıldır insanlığın en büyük hayalleri olmuştur. Birçok bilim kurgu filmlerine ve belgesellerine konu olmuş olan ışık hızının ötesi var mı acaba? Günümüzde bilim adamlarına göre ve yapılan deneylere göre böyle bir şey mümkün. Bilim adamları tarafından yapılan, halen devam eden İsviçre’deki CERN deneyinde

Dünyanın En Derin Noktası:Mariana Çukuru

Mariana çukuru, Büyük okyanusun batısındaki Mariana adalarının en büyüğü olan ve en güneyindeki adası olarak bilinen Guam adasının güney batısında, Japonya ve Endonezya’nın tam ortasında yer alır.  Dünya üzerindeki en derin noktadır. Bilim adamları tarafından yapılan araştırmalar neticesinde en derin noktasının 10.994 metre olduğu belirlenmiş ayrıca uzunluğunun 2542 kilometre olduğu tespit edilmiştir. Çukurun genişliği ise 69 kilometredir. Mariana Çukuru’nun nasıl oluştuğunu açıklamak gerekirse ; Kimi zamanlar yerkabuğunu oluşturan plakalardan bazıları birbirlerine yaklaşarak çarpışırlar. Bu çarpışma neticesinde plakalardan biri diğerinin altına girerek ‘’dalma’’ adı verilen bir durum gerçekleştirir. Dalma durumunun anlamı ise yoğunluk bakımından üstün olan plakanın, daha az yoğun olan plakanın altına kayması olayıdır. Sonuç olarak bu bölgelerde şiddetli depremler görülebilir ve depremlerin oluştuğu derinlikler levhaların büyüklüğüne göre 700 kilometreyi bulabilir. İşte Mariana

Adolf Hitler Ve Yahudi Soykırımı Gerçeği

2. Dünya Savaşı mimarlarından Hitler günümüzde hala konuşuluyor. Özellikle de gündeme gelişinin sebebi, ” Yahudi Soykırımı ”, diğer adıyla ” Holokost ” . 2. Dünya Savaşı esnasında 6 milyona yakın Yahudi’ nin öldürüldü. Bunun sorumlusunun da, Almanların Führer olarak adlandırdıkları Hitler olduğu belirtiliyor. Peki bu soykırımı Hitler neden yaptı?  Çeşitli söylemlerin dışında, bu konu hakkında Hitler’ in kendi yazdığı kitapta da kendi ağzından bazı söylemleri bulunuyor. Main Kampf ( Kavgam ) adlı eserinde Hitler, Yahudilerin özellikle Alman ekonomik yapısına darbe vurduğunu savunuyor. Hatta savaşı da Yahudilerin yüzünden kaybettiğini söylüyor. Savaş döneminde silah fabrikalarının çoğu Yahudilerin elindeydi ve işçileri de Yahudi’ ydi. Bu fabrikalar en gerekli oldukları zamanda greve gitmeleriyle, Almanların savaş alanlarında mühimmat sıkıntısı yaşamasına sebep oldular. Hitler işte bu ihaneti asla affedemediğini kitabında belirtiyor. Bugüne kadar bu konu hakkında araştırma yapanların yay

İlluminatinin Doğuşu Ve Arkasındaki Perdeler

Aslında illuminati için Dünya’nın kontrol merkezi desek, pek de yanılmış olmayız. Çünkü bu örgüt, bulunduğumuz sistemin başında yönetici katogerisinde bulunanların doğrudan veya dolaylı olarak illuminati’ye hizmet ettiği var sayılıyor. İlk olarak 1 Mayıs 1776’da Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü ve Baron von Knigge ile kurulan gizli topluluktur.  Ayrıca İlluminati’nin sözcük anlamı ‘Aydınlanmış Olanlar’ anlamına gelmektedir. Rönesans döneminde kurulmuş olan bu topluluğun amacı kelime anlamına eşdeğer olan insanların düşüncelerini hür kılmak, dinsel dogmatik düşüncelerden arındırmak ve Newtoncu pozitif bilimi geliştirmek olsa da, Dünya siyasi tarihinin en fazla komplo teorisi almış topluluğudur. Son derece gizlilik içinde tutulan üyelerin kayıtları ve bilgilerini kimse bilmemekteydi. Üyerlerin her birinin kod adları olup, yazışma ve haberleşmede bu takma adlar kullanılmaktaydı. Örnek vermek gerekirse, Adam Weishaupt’un kod adı ‘Spartacus’ idi. En başta 12 ki